Diabet:
Diyabet Hakkında Temel Bilgiler:

Diyabetin ne olduğunu anlayabilmeniz için, öncelikle vücudunuzun işlevlerini yerine getirirken gerekli olan enerjiyi nasıl sağladığını bilmeniz gerekir.

Yediğiniz besinler şekere parçalanır:

Şeker, kan akımı ile vücudun tüm bölümlerine taşınır. Vücudun ana besin kaynağı olan şeker enerji sağlayabilmek için, kan akımından ayrılarak vücut hücrelerinin ( kas hücreleri, beyin hücreleri v.b ) içine girmelidir. İnsülin vücudumuzda pankreas adı verilen organ tarafından üretilen bir hormondur. Kandaki şekerin kanı terkederek hücre içine girmesini sağlar.

İnsülin Vücutta Nasıl Çalışır?

Vücut hücrelerinin ( A ) yüzeylerinde insülin reseptörleri ( B ) vardır. Reseptör bir kapı vazifesi görür., açık iken şeker hücre içine girer, eğer kapalı ise, şeker hücre içine giremez ( C ) ve kan dolaşımında kalır.
Kanda insülin reseptörlerini dolduracak kadar insülin bulunduğunda reseptörler açılır. Şeker kandan ayrılıp hücre içine girer ve enerji üretmek üzere hücre içinde kullanılır. Böylelikle kandaki şeker düzeyi de azalmış olur

Diyabetin Tipleri

TİP 1 (İnsülin Gerektiren) Diyabet:

Bu tip diyabette pankreas çok az insülin yapar ya da hiç insülin yapamaz. Kanda insülin reseptörlerini doldurmaya yetecek kadar insülin olmayınca, hücre yüzeyindeki reseptörler ( kapılar ) kapalı durumda kalır. Hücrenin içine giremeyen şeker kanda birikir. Kan şekeri düzeyi yükselir. Diyabetin bu tipi daha çok genç yaşlarda ortaya çıkar.
Tip 1 diyabetin belirtileri :
Çok fazla acıkma
Fazla miktarda idrar yapma
Ani kilo kaybı
olarak sayılabilir. Bu belirtiler genellikle aniden başlar.

TİP 2 (İnsülin Gerektirmeyen) Diyabet:

Bu tip diyabette pankreas insülin üretir ancak miktarı yeterli değildir ya da yeterli derecede kullanılmaz. Vücut insülin reseptörlerini açmak için kandaki insülini kullanamayınca, reseptörler ( kapılar ) kapalı kalır ve kanda çok miktarda şeker birikir.
Tip II diyabet genellikle 40 yaşın üzerinde ve kilosu fazla olan kimselerde görülür.
Tip II diyabetin belirtileri olarak :
Sık enfeksiyona yakalanma
Ciltteki kesik ya da yaraların zor iyileşmesi
Sık idrara çıkma
Açlık ve susuzluk hissinin artması
Bulanık görme
Yorgunluk hissi sayılabilir.
Bu belirtiler uzun dönemde ortaya çıkar.


Diyabet sık görülen bir hastalıktır. Diyabeti olan kişi sayısı ülkeden ülkeye değişiklik gösterir ancak, diyabetli olan kişi sayısının genellikle bir ülke nüfusunun % 3 - 5 i olduğu kabul edilmektedir.

Bilim adamları halen diyabetin ortaya çıkma nedenlerini araştırmaktadır. Eğer ailenizde Tip I diyabeti olan bir akrabanız varsa, sizde de Tip I diyabet ortaya çıkma olasılığı normalden daha fazladır. İnsanlarda Tip I diyabetin ortaya çıkması yalnızca genler yolu ile olmamaktadır. Başka faktörler de vardır ancak bunların tamamı konusunda kesin bilgi henüz yoktur.

Tip II diyabet, yaşı 40 ın üzerinde olan ve kilolu olan kimselerde daha sık ortaya çıkar. Risk, ailesinde Tip II diyabeti olan akrabası bulunan ve hamilelik esnasında diyabet gelişen kadınlarda daha fazladır.

Diyabeti olan kimselerde bazı sağlık sorunlarının ortaya çıkma riski fazladır. Bunlar arasında ;
Böbrek rahatsızlıkları
Göz problemleri
Kalp rahatsızlıkları
sayılabilir. Bunlara genellikle diyabetin komplikasyonları denir ve hem Tip I hem de Tip II diyabette ortaya çıkabilir. Ancak, bu bilgileri okuduğunuzda, bu komplikasyonlara yakalanmadan sağlıklı bir yaşam sürebilmek için yapabileceğiniz pek çok şey olduğunu göreceksiniz. Tip I ve Tip II diyabetin nedenleri birbirinden farklıdır ve dolayısı ile bu iki tip diyabetin tedavi şekilleri de aynı olmayacaktır.

Daha önce de açıkladığımız gibi Tip I diyabetinizin olması, kanınızdaki şeker miktarının diyabeti olmayan bir kişiye göre daha fazla olması demektir. O halde kanda fazla miktarda bulunan şekeri normal seviyesine getirmeniz gereklidir. Bunun için yapabileceğiniz 3 şey vardır.

1-Beslenme alışkanlıklarını düzenlemeniz:

Şekerli besinleri mümkün olduğunca azaltmanız, çok fazla yağlı ve tuzlu besinler yememeniz önemlidir. Temel olarak sağlıklı besinleri seçmeli ve bu besinleri sizin için uygun miktarlarda yemelisiniz. Doktorunuz ve diyetisyeniniz size bu konuda önerilerini bildireceklerdir.

2-Fiziksel aktivite:

Düzenli ekzersiz yapmanız size pek çok açıdan yardım edebilir.
Kilonuzu uygun düzeyde tutmanızı sağlar.
Genel olarak sağlığınıza olumlu etki yapar.
Kan şekerinizi daha iyi kontrol etmenize yardımcı olur.

Sizin için doğru olan ve yapmaktan hoşlandığınız bir aktiviteyi seçmeniz önemlidir.Sizin için uygun olan aktiziteyi tayin etmek için doktorunuz, hemşireniz ya da diyetisyeninizle görüşmelisiniz. Bu kimseler sizin ihtiyaçlarınızı karşılayacak bir egzersiz programının hazırlanmasına yardım edebilirler.

3-Diyabet İlaçları:

Tip I diyabeti olan herkesin insülin kullanması gerekir. Bunun nedeni pankreasınızın yeterli miktarda insülin üretmemesidir.

İnsülin reseptörlerinizi açmak ve kandaki şekerin hücrelerinizin içine girip enerji üretmesini sağlamak için daha fazla insüline ihtiyaç vardır.

İnsülin, hap ya da tablet şeklinde kullanılamaz. İnsülin bir enjektörle cilt altına enjekte edilmek üzere sıvı halde bulunmaktadır. İnsülin enjeksiyonu sanıldığı kadar zor değildir. İnsülin iğnesi çok incedir ve enjeksiyon esnasında canınızı yakmaz. Tip I diyabeti olduğunu öğrenen pek çok insan iğneden ve enjeksiyondan korkar ancak kısa zaman sonra kendi kendine insülin enjeksiyonu yapmanın aslında çok kolay ve ağrısız bir işlem olduğu anlaşılır.

Gerçekte problemi yaratan enjeksiyonu yapma düşüncesidir, ancak bir kez öğrendiğinizde bunun bir sorun olmadığını göreceksiniz. İnsülinin hayat kurtaran bir ilaç olduğunu ve aslında kendinize enjeksiyon yapmakla daha sağlıklı bir yaşam sürmek için gerekli olanı yaptığınızı hatırlamanız bu fikre alışmanızı kolaylaştırabilir

Kullandığınız İnsülinin Kaynağı Nedir?

İnsülin şişenizin üzerindeki etiket, insülininizin insan insülinine benzeyen biyosentetik insülin mi yoksa hayvanlardan elde edilen insülin mi olduğunu belirtir.
İnsan İnsülini:
İnsan insülini insanlardan elde edilmez, insan vücudunun yaptığı insülin moleküler yapısı ile aynı olacak şekilde üretilir. En modern insülin tipidir ve laboratuvar koşullarında bazı kimyasal metodlar kullanılarak elde edilir. İnsan insülini vücudumuzun ürettiği insülinin tamamiyle aynısı olduğu için vücudun bu insüline karşı tepki gösterme olasılığı hayvan insülinlerine göre çok daha azdır.
Hayvan İnsülinleri:
Domuz ya da sığır pankreasından elde edilir. Yapıları vücudun ürettiği insüline tamamiyle benzemez.

İnsülinin Etkilerine Göre Farklı Tipleri Vardır. Acaba Neden?
Diyabeti olmayan bir insanın her yemek yemesini takiben pankreas, aldığı besini enerji haline dönüştürmesini sağlamak için insülin üretir. Kandaki insülin miktarı gün boyunca pek çok kez artar ve azalır. Pankreas tarafından üretilen insülin çok çabuk etki etmeye başlar ve kısa bir süre sonra etkisi ortadan kalkar.

Sizin pankreasınız ise yeterli miktarda insülin yapamadığı için vücudunuz için gerekli insülini vücudunuza enjekte etmeniz gerekir. İnsülin enjeksiyonları diyabeti olmayan bir insandaki normal insülin düzeyelereine benzeyecek şekilde, dozda ayarlamnalı ve yapılmalıdır.

İnsülin Tipleri Nelerdir?
Şüphesiz günde pek çok defa enjeksiyon yapmayı istemiyeceksiniz. Bunun için de ilaç endüstrisi farklı tiplerde insülinler geliştirmiştir. İnsülin şişesinin etiketi üzerinde büyük bir harf vardır ve bu harf size hangi tip insülini kullandığınızı belirtir.
R = Regüler - kristalize insülin
N = NPH insülin
M 90/10 = % 90 oranında NPH insülin % 10 oranında regüler insülinin önceden karıştırılmış şeklidir.
M 80/20 = % 80 oranında NPH insülin % 20 oranında regüler insülinin önceden karıştırılmış şeklidir.
M 70/30 = % 70 oranında NPH insülin % 30 oranında regüler insülinin önceden karıştırılmış şeklidir.
M 60/40 = % 60 oranında NPH insülin % 40 oranında regüler insülinin önceden karıştırılmış şeklidir.
Aşağıda yer alan insülin tipi isimleri, size insülininizin ne kadar çabuk etki etmeye başladığını ve ne kadar etki ettiğini gösterir.

REGÜLER ( Kısa Etkili ):

Regüler insüline kısa etki süreli insülin de denir. Çünkü hızla etki etmeye başlar ve diğer insülin tiplerine göre etkisi çok çabuk sonlanır. Berrak görünümlüdür.

NPH ( Orta Etkili ):

NPH insüline orta etki süreli insülin de denir. Bu insülinin etkisi regüler insüline göre daha geç başlar ve yine regüler insülinden daha uzun sürer. Bulanık görünümlüdür.

KARIŞIMLAR:

M 90/10, M 80/20, M70/30, M60/40
Hem regüler hem de NPH insülinin belli oranlarda hazırlanmış karışımlarıdır. Karışımdaki regüler insülinin etkisi hızla başlar ve NPH insülin de regüler insülinin etkisi azalmaya başladığında etki etmeye başlar.

İnsülinin etkisinin başlamasına, en yüksek düzeye çıkmasına ve sona ermesine kadar geçen süreler kişiden kişiye değişiklikler gösterebilir ve doz, insülin türü, enjeksiyon yeri ve enjeksiyon yerinin eksersizlere katılma derecesi gibi birçok faktörden etkilenir.

Ne Kadar İnsüline İhtiyacınız Var?

Her diyabetlinin insülin ihtiyacı farklıdır. Doktorunuz size ne kadar insüline ihtiyacınız olduğunu bildirecektir. Bu da pek çok faktöre bağlıdır.
Vücut ağırlığınız
Fiziksel aktivite düzeyiniz
Yediğiniz günlük besin miktarı
Genel sağlık durumunuz
Karşılaştığınız stresler
Sizin de gördüğünüz gibi bu faktörler değişkendir ve bu nedenle de aldığınız insülin miktarını dikkatli bir şekilde kontrol etmeniz gerekmektedir.

Şişede Ne Kadar İnsülin Var?

Uzunlukları nasıl metre veya santimetre ile ölçüyorsak, insülin miktarını da " ünite " ile ölçeriz. Türkiye'de bulunan ve enjektörle yapılan bütün insülin şişelerindeki ( flakon ) sıvının her mililitresinde 40 ünite insülin vardır. Bu U-40 insülin olarak adlandırılır. Mililitredeki insülin miktarı, insülin konsantrasyonudur. Bir insülin şişesinde 10 ml. sıvı bulunduğundan, bir şişe U-40 insülin 400 ünite insülin içerir.

Hangi İnsülini Kullanmalısınız?

Doktorunuz sizin için en uygun olan insülin tip ve dozunu belirleyecektir. Doktorunuz birden fazla insülin kullanmanızı ve günde birden fazla enjeksiyon yapmanızı isteyebilir. Bunun nedeni de aldığınız her öğünden sonra enerji üretebilmeniz için vücudunuzda uygun miktarda insülin bulunması zorunluluğudur.Örneğin hem REGÜLER ( kısa etkili ) hem de NPH ( orta etkili ) insülin kullanmanız gerekebilir.Ya da NPH ( orta etkili ) insülini tek başına kullanıyor olabilirsiniz. Sizin için 70/30 gibi önceden hazırlanmış karışım bir insülin de uygun olabilir. Doktorunuz sizin için en uygun tedavi şeklini size bildirecektir.

İnsülin Tedavisinin Doğru Olduğu Nasıl Anlaşılır?

Eğer tedaviniz etkili ise, insülin reseptörleriniz doğru bir şekilde çalışıyor olacak ve şekerin kandan hücre içine girmesini sağlayacaktır.Kanınızdaki şeker seviyesi tedavinizin ne kadar etkin olduğunun göstergesidir.

Kan Şekeri Nasıl Ölçülür?

Kan şekerinizi ölçmek için, bir damla kanınıza ihtiyaç vardır. Hemen bütün hastalar bunu, parmak uçlarını delici bir aletle delerek sağlar. Kan şekerinizi düzenli bir şekilde ölçme alışkanlığını kazanmanız son derece yararlıdır, çünkü ölçüm sonuçları size ve doktorunuza tedavi şeklinizde yapmanız gereken değişiklikler için yol gösterir.

Amaç, beslenme alışkanlıklarınızı , fiziksel aktivitelerinizi ve insülin tedavinizi dengelemeniz ; böylelikle kanınızdaki şeker miktarını normal değerler arasında tutmanızdır. Buna "Kan şekeri kontrolu" adı verilir.

İdrarda Şeker Kontrolü:

Eğer kanınızdaki şeker miktarı çok yükselirse, bunun bir kısmı idrara da geçer. İdrarın şeker için kontrolu kan şekerinin tahmini için kullanilabilecek en hassas yöntem değildir. Ancak kan şekerine bakılamadığı durumlarda da hiçbir test yaptırmamaktan iyidir. Eğer kan şekerinizin yüksek olduğundan şüphe ediyorsanız bunu idrar şekerine bakarak kontrol edebilirsiniz.

Kan Şekeri Kontrolüne Önem Vermemeniz Size Zarar Verir mi?

Ne yazık ki cevap EVET.Kanınızda uzun bir süre çok fazla şeker olursa ( hiperglisemi ), böbrek rahatsızlığı, göz hastalıkları ve kalp rahatsızlıklarına yakalanma olasılığınız çok artar.

Doğru besinleri alarak, doğru fiziksel aktiviteleri yaparak ve doğru insülin tedavisini uygulayarak sağlığınızı koruyabilirsiniz. Bütün bunları yaparsanız problemlerden uzak kalma şansınız çok fazla artar. Amerika 'da yapılan bir araştırmanın sonuçları size bu gerçeği daha iyi anlatabilir. 1441 diyabetlinin katıldığı bu araştırma göstermiştir ki eğer bir diyabetli kan şekerini kontrol altına alırsa, Göz rahatsızlıklarının ortaya çıkış sıklığı % 27 Böbrek rahatsızlıklarının ortaya çıkış sıklığı % 56 oranında azalır

Hiperglisemi Nedir?

Hiperglisemi kanda şekerin normalin çok üstünde bulunması anlamına gelen tıbbi bir terimdir. Hiperglisemiye genellikle aşağıdaki olaylar neden olur;
Yeterli miktarda insülin enjekte etmemeniz
Başka bir nedenle hastalanmanız
Çok fazla yemek yemeniz
Her zamanki eksersizinizi yapmamanız

Eğer Sizde Hiperglisemi Çıkarsa Ne Olur?

Eğer aşağıdaki belirtiler varsa kan şekerinizi mutlaka kontrol edin.
Her zamankinden daha fazla susarsanız
Her zamankinden daha fazla acıkırsanız
Sık sık idrar yaparsanız
Gece boyunca idrar yapmak için uyanırsanız
Kendinizi her zamankinden daha yorgun ve uykulu hissederseniz
Bulanık görürsünüz
Kesikleriniz ya da yaralarınız yavaş iyileşir.

Eğer Hipergliseminiz Olduğunu Düşünüyorsanız Ne Yapmalısınız?

Özellikle eğer kan şekerinizi düzenli bir şekilde kontrol etmiyorsanız mutlaka doktorunuzu aramalısınız. Her zamanki günlük diyabet tedavisi uygulamanıza dönmeniz, kan şekeri yükselmesinin en iyi tedavi yöntemidir.
Şu bakımlardan emin olun;
Diyetinize titizlikle uymalısınız,
Diyabet ilaçlarınızı ( ağızdan alınan veya insülin ) zamanında ve doğru olarak kullanmalısınız,
Düzenli fizik eksersizleri yapmalısınız,
Her gün kan şekerinizi ölçmelisiniz.
Sizin için geçerli olan kan şekeri seviyelerinizi doktorunuzdan mutlaka öğrenerek kontrol edebileceğiniz bir yere kaydedin.

Ketoasidoz Nedir?

Vücut hücreleri hayati fonksiyonlarını yerine getirebilmek için bir şekilde enerji bulmak zorundadır. Şeker organizmanın başlıca enerji kaynağıdır ve enerji temini için hücre içinde yakılır. Hiperglisemi hali ortaya çıktığında kandaki şeker insülin yetersizliği dolayısı ile hücre içine giremez ve bu durum karşısında şeker alamayan hücreler enerji elde etmek için yağları yakmaya başlarlar.
Bu durum da ketonların ortaya çıkmasına neden olur. Keton cisimleri kanda artar ve idrara geçer; idrarda aseton çıkar.
Hiperglisemi sonucunda kanda ve idrarda keton cisimlerinin artışı ile hastanın şuuru giderek bulanıktan tam kapalı hale geçer ve tedavi edilemez ise koma tablosu gelişir. Ketoasidoz çok tehlikeli bir durumdur ve her yaştaki diyabetik hastada görülebilir. Ketoasidozun bazı belirtileri aşağıda sıralanmıştır.
Her zamankinden daha fazla açlık vesususzluk hissedersiniz
Çok sık idrar yapmak ihtiyacı duyarsınız
Yediğiniz yemek miktarında azalma veya fiziksel aktivite miktarında artış olmaksızın kilo kaybedersiniz
Kendinizi her zamankinden daha yorgun ve uykulu hissedersiniz
Mideniz bulanır veya kusarsınız
Mideniz ağrır
Soluğunuzda aseton kokusu ortaya çıkar
Soluk alıp vermenizin hızlı ve derin olduğunu farkedersiniz.
Eğer idrarınızda Keton ölçerseniz derhal doktorunuzu aramalısınız.

Kan Şekeri Değeriniz Normalden Düşük Olabilir mi?

Evet. Kan şekerinin normale göre daha düşük olması haline tıp dilinde Hipoglisemi adı verilir. Gereğinden fazla insülin almanız, yanlış bir zamanda yemek yemeniz, yemeniz gereken öğünü atlamanız ya da normalden fazla egzersiz yapmanız kan şekerinizin normal değerlerin altına düşmesine neden olabilir. Eğer kan şekeriniz çok düşükse,
Titrersiniz
Terlersiniz
Yorgunluk hissedersiniz
Açlık hissedesiniz
Dikkatiniz dağılır
Bulanık görürsünüz
Başınız ağrır
Sinirli olursunuz

Hemen bütün hastalar kan şekerinin düşmekte olduğunu farkeder ama bazen bu, herhangi bir semptom vermeksizin, birdenbire gelişebilir. Böyle bir olasılık nedeniyle, diyabeti olan bütün hastalar, kendilerindeki bu sağlık sorununu bildiren ve her zaman yanlarında bulunacak bir tanıtım kartı taşımak durumundadır. Bayılmış veya konuşamıyacak durumda olduğunuzda bu tanıtım kartı size yardıma koşan insanlar sorunun ne olduğunu anlatacak ve ihtiyaç duyduğunuz tedaviye daha çabuk kavuşmanıza yardım edecektir.Cüzdanınızda taşınan bu tanıtım kartında adınızın, telefonunuzun ve doktorunuzun telefonunun yazılacağı yerler vardır.

Düşük Kan Şekeri Nasıl Tedavi Edilir?

Eğer kan şekerinizin aşırı düştüğünden şüphe ediyorsanız, kan şekerinizi ölçün. Bulduğunuz değer 70 mg/dl ' den daha düşükse, kan şekeri düzeyinizi yükseltmek için hemen şekerli birşeyler yemeniz gerekir. Eğer kan şekeri düzeyinizin düşmüş olabileceğinden şüphe ediyor, ancak ölçüm yapamıyorsanız şeker içeren sıvı için veya katı birşeyler yiyin.


hastalıklar