Diabet:
Diyabet Hakkında Temel Bilgiler: Diyabetin ne olduğunu anlayabilmeniz için, öncelikle vücudunuzun işlevlerini yerine getirirken gerekli olan enerjiyi nasıl sağladığını bilmeniz gerekir.
Şeker, kan akımı ile vücudun tüm bölümlerine taşınır. Vücudun ana besin kaynağı olan şeker enerji sağlayabilmek için, kan akımından ayrılarak vücut hücrelerinin ( kas hücreleri, beyin hücreleri v.b ) içine girmelidir. İnsülin vücudumuzda pankreas adı verilen organ tarafından üretilen bir hormondur. Kandaki şekerin kanı terkederek hücre içine girmesini sağlar.
Vücut hücrelerinin ( A ) yüzeylerinde insülin reseptörleri ( B ) vardır. Reseptör bir kapı vazifesi görür., açık iken şeker hücre içine girer, eğer kapalı ise, şeker hücre içine giremez ( C ) ve kan dolaşımında kalır.
Bu tip diyabette pankreas çok az insülin yapar ya da hiç insülin yapamaz. Kanda insülin reseptörlerini doldurmaya yetecek kadar insülin olmayınca, hücre yüzeyindeki reseptörler ( kapılar ) kapalı durumda kalır. Hücrenin içine giremeyen şeker kanda birikir. Kan şekeri düzeyi yükselir. Diyabetin bu tipi daha çok genç yaşlarda ortaya çıkar.
Bu tip diyabette pankreas insülin üretir ancak miktarı yeterli değildir ya da yeterli derecede kullanılmaz. Vücut insülin reseptörlerini açmak için kandaki insülini kullanamayınca, reseptörler ( kapılar ) kapalı kalır ve kanda çok miktarda şeker birikir.
Diyabet sık görülen bir hastalıktır. Diyabeti olan kişi sayısı ülkeden ülkeye değişiklik gösterir ancak, diyabetli olan kişi sayısının genellikle bir ülke nüfusunun % 3 - 5 i olduğu kabul edilmektedir. Bilim adamları halen diyabetin ortaya çıkma nedenlerini araştırmaktadır. Eğer ailenizde Tip I diyabeti olan bir akrabanız varsa, sizde de Tip I diyabet ortaya çıkma olasılığı normalden daha fazladır. İnsanlarda Tip I diyabetin ortaya çıkması yalnızca genler yolu ile olmamaktadır. Başka faktörler de vardır ancak bunların tamamı konusunda kesin bilgi henüz yoktur. Tip II diyabet, yaşı 40 ın üzerinde olan ve kilolu olan kimselerde daha sık ortaya çıkar. Risk, ailesinde Tip II diyabeti olan akrabası bulunan ve hamilelik esnasında diyabet gelişen kadınlarda daha fazladır. Diyabeti olan kimselerde bazı sağlık sorunlarının ortaya çıkma riski fazladır. Bunlar arasında ;
Daha önce de açıkladığımız gibi Tip I diyabetinizin olması, kanınızdaki şeker miktarının diyabeti olmayan bir kişiye göre daha fazla olması demektir. O halde kanda fazla miktarda bulunan şekeri normal seviyesine getirmeniz gereklidir. Bunun için yapabileceğiniz 3 şey vardır.
Şekerli besinleri mümkün olduğunca azaltmanız, çok fazla yağlı ve tuzlu besinler yememeniz önemlidir. Temel olarak sağlıklı besinleri seçmeli ve bu besinleri sizin için uygun miktarlarda yemelisiniz. Doktorunuz ve diyetisyeniniz size bu konuda önerilerini bildireceklerdir.
Düzenli ekzersiz yapmanız size pek çok açıdan yardım edebilir.
Tip I diyabeti olan herkesin insülin kullanması gerekir. Bunun nedeni pankreasınızın yeterli miktarda insülin üretmemesidir. İnsülin reseptörlerinizi açmak ve kandaki şekerin hücrelerinizin içine girip enerji üretmesini sağlamak için daha fazla insüline ihtiyaç vardır. İnsülin, hap ya da tablet şeklinde kullanılamaz. İnsülin bir enjektörle cilt altına enjekte edilmek üzere sıvı halde bulunmaktadır. İnsülin enjeksiyonu sanıldığı kadar zor değildir. İnsülin iğnesi çok incedir ve enjeksiyon esnasında canınızı yakmaz. Tip I diyabeti olduğunu öğrenen pek çok insan iğneden ve enjeksiyondan korkar ancak kısa zaman sonra kendi kendine insülin enjeksiyonu yapmanın aslında çok kolay ve ağrısız bir işlem olduğu anlaşılır. Gerçekte problemi yaratan enjeksiyonu yapma düşüncesidir, ancak bir kez öğrendiğinizde bunun bir sorun olmadığını göreceksiniz. İnsülinin hayat kurtaran bir ilaç olduğunu ve aslında kendinize enjeksiyon yapmakla daha sağlıklı bir yaşam sürmek için gerekli olanı yaptığınızı hatırlamanız bu fikre alışmanızı kolaylaştırabilir
İnsülin şişenizin üzerindeki etiket, insülininizin insan insülinine benzeyen biyosentetik insülin mi yoksa hayvanlardan elde edilen insülin mi olduğunu belirtir.
Regüler insüline kısa etki süreli insülin de denir. Çünkü hızla etki etmeye başlar ve diğer insülin tiplerine göre etkisi çok çabuk sonlanır. Berrak görünümlüdür.
NPH insüline orta etki süreli insülin de denir. Bu insülinin etkisi regüler insüline göre daha geç başlar ve yine regüler insülinden daha uzun sürer. Bulanık görünümlüdür.
M 90/10, M 80/20, M70/30, M60/40
İnsülinin etkisinin başlamasına, en yüksek düzeye çıkmasına ve sona ermesine kadar geçen süreler kişiden kişiye değişiklikler gösterebilir ve doz, insülin türü, enjeksiyon yeri ve enjeksiyon yerinin eksersizlere katılma derecesi gibi birçok faktörden etkilenir.
Her diyabetlinin insülin ihtiyacı farklıdır. Doktorunuz size ne kadar insüline ihtiyacınız olduğunu bildirecektir. Bu da pek çok faktöre bağlıdır.
Uzunlukları nasıl metre veya santimetre ile ölçüyorsak, insülin miktarını da " ünite " ile ölçeriz. Türkiye'de bulunan ve enjektörle yapılan bütün insülin şişelerindeki ( flakon ) sıvının her mililitresinde 40 ünite insülin vardır. Bu U-40 insülin olarak adlandırılır. Mililitredeki insülin miktarı, insülin konsantrasyonudur. Bir insülin şişesinde 10 ml. sıvı bulunduğundan, bir şişe U-40 insülin 400 ünite insülin içerir.
Doktorunuz sizin için en uygun olan insülin tip ve dozunu belirleyecektir. Doktorunuz birden fazla insülin kullanmanızı ve günde birden fazla enjeksiyon yapmanızı isteyebilir. Bunun nedeni de aldığınız her öğünden sonra enerji üretebilmeniz için vücudunuzda uygun miktarda insülin bulunması zorunluluğudur.Örneğin hem REGÜLER ( kısa etkili ) hem de NPH ( orta etkili ) insülin kullanmanız gerekebilir.Ya da NPH ( orta etkili ) insülini tek başına kullanıyor olabilirsiniz. Sizin için 70/30 gibi önceden hazırlanmış karışım bir insülin de uygun olabilir. Doktorunuz sizin için en uygun tedavi şeklini size bildirecektir.
Eğer tedaviniz etkili ise, insülin reseptörleriniz doğru bir şekilde çalışıyor olacak ve şekerin kandan hücre içine girmesini sağlayacaktır.Kanınızdaki şeker seviyesi tedavinizin ne kadar etkin olduğunun göstergesidir.
Kan şekerinizi ölçmek için, bir damla kanınıza ihtiyaç vardır. Hemen bütün hastalar bunu, parmak uçlarını delici bir aletle delerek sağlar. Kan şekerinizi düzenli bir şekilde ölçme alışkanlığını kazanmanız son derece yararlıdır, çünkü ölçüm sonuçları size ve doktorunuza tedavi şeklinizde yapmanız gereken değişiklikler için yol gösterir. Amaç, beslenme alışkanlıklarınızı , fiziksel aktivitelerinizi ve insülin tedavinizi dengelemeniz ; böylelikle kanınızdaki şeker miktarını normal değerler arasında tutmanızdır. Buna "Kan şekeri kontrolu" adı verilir.
Eğer kanınızdaki şeker miktarı çok yükselirse, bunun bir kısmı idrara da geçer. İdrarın şeker için kontrolu kan şekerinin tahmini için kullanilabilecek en hassas yöntem değildir. Ancak kan şekerine bakılamadığı durumlarda da hiçbir test yaptırmamaktan iyidir. Eğer kan şekerinizin yüksek olduğundan şüphe ediyorsanız bunu idrar şekerine bakarak kontrol edebilirsiniz.
Ne yazık ki cevap EVET.Kanınızda uzun bir süre çok fazla şeker olursa ( hiperglisemi ), böbrek rahatsızlığı, göz hastalıkları ve kalp rahatsızlıklarına yakalanma olasılığınız çok artar. Doğru besinleri alarak, doğru fiziksel aktiviteleri yaparak ve doğru insülin tedavisini uygulayarak sağlığınızı koruyabilirsiniz. Bütün bunları yaparsanız problemlerden uzak kalma şansınız çok fazla artar. Amerika 'da yapılan bir araştırmanın sonuçları size bu gerçeği daha iyi anlatabilir. 1441 diyabetlinin katıldığı bu araştırma göstermiştir ki eğer bir diyabetli kan şekerini kontrol altına alırsa, Göz rahatsızlıklarının ortaya çıkış sıklığı % 27 Böbrek rahatsızlıklarının ortaya çıkış sıklığı % 56 oranında azalır
Hiperglisemi kanda şekerin normalin çok üstünde bulunması anlamına gelen tıbbi bir terimdir. Hiperglisemiye genellikle aşağıdaki olaylar neden olur;
Vücut hücreleri hayati fonksiyonlarını yerine getirebilmek için bir şekilde enerji bulmak zorundadır. Şeker organizmanın başlıca enerji kaynağıdır ve enerji temini için hücre içinde yakılır. Hiperglisemi hali ortaya çıktığında kandaki şeker insülin yetersizliği dolayısı ile hücre içine giremez ve bu durum karşısında şeker alamayan hücreler enerji elde etmek için yağları yakmaya başlarlar.
Evet. Kan şekerinin normale göre daha düşük olması haline tıp dilinde Hipoglisemi adı verilir. Gereğinden fazla insülin almanız, yanlış bir zamanda yemek yemeniz, yemeniz gereken öğünü atlamanız ya da normalden fazla egzersiz yapmanız kan şekerinizin normal değerlerin altına düşmesine neden olabilir. Eğer kan şekeriniz çok düşükse,
Hemen bütün hastalar kan şekerinin düşmekte olduğunu farkeder ama bazen bu, herhangi bir semptom vermeksizin, birdenbire gelişebilir. Böyle bir olasılık nedeniyle, diyabeti olan bütün hastalar, kendilerindeki bu sağlık sorununu bildiren ve her zaman yanlarında bulunacak bir tanıtım kartı taşımak durumundadır. Bayılmış veya konuşamıyacak durumda olduğunuzda bu tanıtım kartı size yardıma koşan insanlar sorunun ne olduğunu anlatacak ve ihtiyaç duyduğunuz tedaviye daha çabuk kavuşmanıza yardım edecektir.Cüzdanınızda taşınan bu tanıtım kartında adınızın, telefonunuzun ve doktorunuzun telefonunun yazılacağı yerler vardır.
Eğer kan şekerinizin aşırı düştüğünden şüphe ediyorsanız, kan şekerinizi ölçün. Bulduğunuz değer 70 mg/dl ' den daha düşükse, kan şekeri düzeyinizi yükseltmek için hemen şekerli birşeyler yemeniz gerekir. Eğer kan şekeri düzeyinizin düşmüş olabileceğinden şüphe ediyor, ancak ölçüm yapamıyorsanız şeker içeren sıvı için veya katı birşeyler yiyin. |